Mustafa BARCIN Kimdir?
Barcın`ın İmam Hatip hayali, yıllar sonra gerçekleşmiş; 4+4+4 eğitim sisteminin hayata geçmesiyle İlçe Kaymakamı Eyüp Özdemir Beyefendinin öncülüğünde başlatılan hummalı çalışmalar, bir avuç insanın gayretleriyle meyveye durmuş, eski lise binasının tadilatının tamamlanmasıyla 2012 Eylül’ünde Mustafa Barcın İmam Hatip Ortaokulu açılmıştır. Hiçbir iyiliği zayi etmeyen Allah böyle bir hesap yapmıştır.
İman Nesline Adanan Bir Ömür: Mustafa Nazmi Barcın
1317(1901)-1411(1994)
1901 yılında Sarıveliler`in Ulu Cami Mahallesi’nde doğdu. 5 yaşında Kur’an-ı Kerim’i hatmetti, 12 yaşında hafız oldu. İzhar, Kafiye ve Mülteka’yı babası Kurra Hafız Mahmut Efendi’den okuduktan sonra imtihanla Konya Medresesi’ne girdi. Pekiyi dereceyle bitirerek İstanbul Fatih Medresesi’nde eğitimine devam etti. 1924`te medreselerin kapatılması sebebiyle önce İstanbul Dar’ul-Fünun İlahiyat Fakültesi’ni, sonra Ulum-ı Aliye-i Ticariye (Yüksek Ticaret Mektebi)’yi bitirdi.
Ziraat Bankası Müfettişliğine başladı. Bu vazifeyi yürütürken Türkiye’nin dört bir köşesini dolaşıp görme imkânı buldu. Gittiği şehirlerdeki Evliyaullah, meşayıh ve müderrisleri ziyaret edip sohbetlerine katıldı. Zira klasik ilimleri tahsil eden Barcın, kadim ilim geleneğinin temsilcileriyle teşrik-i mesaiyi önemser, ders halkalarıyla alakadar olur, ulamaya ve irfan ehline her türlü ihtiramı gösterirdi.
Ulemanın dizinin dibinde
Çocukluğunu ve gençliğini ulemanın ve meşayıhın ders halkalarında geçiren Mustafa Barcın, bu yılları şöyle anlatıyor:
“Çocukluğum; Mevlana Şirahanesi’nin yanında Tekke mescidine komşulukla beraber, uzun sikkeli, endamlı, yakışıklı, güzel sesli Şeyh Hüsameddin Efendi’nin arkasında sabah namazından sonra Lafza-i Celal zikrine katıla katıla, zevk ala ala geçti. Babam Mahmut Efendi Konya Yusuf Ağa Kütüphanesi’ne bitişik kütüphane medresesinde 12-13 sene kalmış. Hz. Pir’in Medresesi’nde yıllarca namaz kılmış bir zattır. Bize sürekli telkinleri oldu. Bende 1936-1940 yıllarında Köse Muhterem İmam Niyazi Efendi’nin arkasında namaz kıldığımız gibi o zaman açık olan Dergah-ı Mualla’da kemâl-ı huşu ile ayin-i şeriflere katıldık.
Yüksek Âlim Rıfkı Dede Hazretlerinin Sultan Selim’deki Cuma hutbelerini manasını anlayarak, ağlayarak dinlerdik. Ellerinden öperdik. Hemşehrimiz Şair Hasan Rüştü Bey’in Dergâh-ı Şerif’te okuttuğu Mesnevi-i Şerif derslerini takip ettim. Hülasa bu dergâh bana dünya, ahiret ve cennet zevkini verdi.
1923 yıllarında tahsilimi İstanbul’da sürdürürken Mevla’nın lütfu o vakit Veznecilerdeki Hasanpaşa Medresesi’ndeki odasında merhum Tahiru’l-Mevlevi’ye komşu düştüm. Elini öpüp mahfil mecmuasını okuyarak mahfeline girdim. Fatih Camii’nde okuttuğu Mesnevi’yi dinleyip yıllarca notlar aldım. (Mesnevi Şerhi’nde bu notlar yer almıştır).
1928 harf inkılabı, mütefekkir ve meşayıh üstadlarımızı ve beni büyük bir buhran kazanın içine atmıştı. Büyük bir milletin, devletin kendi kültürünü, dinini ve medeniyetini sonraki nesillere aktarmak nasıl mümkün olacaktı?”
Muhafazakâr ve mutaassıp yaşantısıyla dikkatleri üzerine çeken Barcın, 1943 senesinde Millet Partisi`nden milletvekili adayı oldu. Bunda mütevellit çok geçmeden erken emekliliğe sevk edildi. Böylece kültürel meselelerle daha fazla ilgilenme fırsatı buldu.
1960’lı yıllarda Sönmez Neşriyat’ın kuruculuğunu üstlenerek ilk İslami basın ve yayın neşriyatının kurulmasına öncülük etti. Bu süre içerisinde Fatih Medresesi dersiamlarından A. Atıf Tüzüner Hocamızın Siretü`n-Nebi, Kur’an-ı Kerim Meali, Ömer Ziyaeddin Dağıstani’nin Zübdetü’l-Buhari Şerhi’nin sadeleştirerek basımını ve dağıtımını gerçekleştirdi. Kendine has üslubuyla Şemail-i Şerif kitabını yayıma hazırladı.
Arapça, Osmanlıca ve Farsça dillerini en iyi seviyede bilen Mustafa Nazmi Barcın, gazete muharrirliği ve müdekkikliği de yaptı.
Sarıveliler`i aklında hiçbir zaman çıkarmayan ve asla ihmal etmeyen Barcın`ın ufku, hiç şüphesiz Sarıveliler`le sınırlı değildi. Münasebette olduğu zatlara baktığımız zaman memlekete yön veren mümtaz bir şahsiyet olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Eski Adalet bakanlarından Sedat Çumralı ile samimi dostluğu, Üstad Bediüzzaman´ı İstanbul, Emirdağ ve Isparta´da ziyaret etmesini, kardeşi Dr. Tahir Barcın´a Üstad Bediüzzaman´ı tanıştırmasını bu minvalde değerlendirmek gerekir.
Hizmete Adanan Bir Ömür
1939 Erzincan zelzelesinde Yavuz ve Yılmaz adında iki çocuğunu rahmet-i rahmana uğurlayan Barcın, çocuklarını bizzat kendisi yıkamış, cenaze namazlarını kılmış ve kabre koymuştur. Bu olayı anlatırken çoğu zaman gözyaşlarını tutamazdı: “Allah’ım aklıma mukayyed ol” diye niyaz ederken gaibden bir ses duyduğunu anlatırdı: “Ey Mustafa! Biz senden iki çocuğunun sorumluluğunu aldık onları şefaatçi olarak cennete koyduk. Şimdi Ümmet-i Muhammed’in evladı senin evladın. Onları yetiştirmek senin vazifen”. Mezkur olaya binaen gençlere yönelik çalışmalarını aşk ve heyecanla yürütürdü. İlim ve irfan ehlinin yetişmesi için elinden gelen gayreti gösterir, her türlü cemiyetin içerisinde bulunmayı vazife bilirdi. .
İmam Hatip Liseleri yaptırmak ve tedrisatların iaşe ve ibatelerini temin etmek üzere kurulan İlim Yayma Cemiyeti’nin kuruluşunda bizzat aktif rol almış, Kur’an-ı Kerim, Hadis, Akait gibi temel kitapları sadeleştirip basarak yeni neslin hizmetine sunmuştu.
O`nun hayatında sahabe yaşantısının izlerine rastlamak işten bile değildi: Kendisinden ziyade ümmeti düşünür, Kur`an hizmetlerinin yürütülmesi için her türlü fedakârlığı gösterir, gece gündüz demeden çalışırdı… Şu olay ümmetin malının tasarrufunda ne derece hassas davrandığını gözler önüne serer: İmam Hatip Okulunu yaptırırken makam sahibi kişilerden gelen mektuplara; zarfın üzerine bir çarpı atarak arka kısmına kendi mektubunu yazardı. Böylelikle devlet büyüklerine tasarruf dersi vermiş oluyordu.
Bitmeyen aşk: İmam Hatip
Mustafa Barcın, memleket aşkıyla yanıyor, bölge insanının çaresizliğini ve mahcubiyetini, içinde en derin bir hissedişle hissediyordu. “Memleketime nasıl hizmet ederim?” sorusunun cevabını arıyordu. Sarıveliler halkının daha inançlı ve şuurlu olması için uğraşıyor, takatinin sonuna kadar gayret gösteriyordu. Bu yönüyle o, bir öncü, ufuk açıcı bir lider ve bir ruh savaşçısıdır.
1969`lu yıllarda Sarıveliler ve çevre köylerden öğrenci topluyor, İstanbul’da İmam Hatip Liselerine kayıtlarını yaptırarak eğitimlerini takip ediyor, böylelikle bölgede öncü nesillerin yetişmesine rehberlik ediyordu. Bu öncüler de kendilerinden sonraki nesillere öncülük ediyorlar ve Başdere`nin eğitim seviyesinin yükselmesine ciddi katkılar sunuyorlardı. Ancak Barcın`a göre bunlarla yetinmemek, daha fazla, daha ciddi, daha köklü ve daha kalıcı işler yapmak gerekiyordu. Osmanlı Devleti’nin son döneminde birçok âlim, hafız, âbid yetiştirmiş olan Sarıveliler`de neden bir İmam Hatip Okulu açılmasındı?
Tekeden süt çıkartan inanç
Gece gündüz bu ateşle yanıp tutuşan merhum 1976 yılında milli ve manevi değerlere bağlı İmam Hatip Neslinin Sarıveliler`de de yetişmesine katkı sağlamak amacıyla İmam Hatip Lisesi binasının yapılması çalışmalarını başlattı. Gedikpaşa mevkiinde 5.5 dönümlük arazide Başdere Sarıveliler İmam Hatip Okulu’nun temel atma merasimini gerçekleştirdi.
İnşaat tamamlanana kadar “Allah`ım bu okulu yaptırmadan canımı alma.” niyazını dilinden düşürmedi. Sık sık Tarık Bin Ziyad’ın İspanya`yı Fethi’ni anlattı ve “gemileri biz de yaktık.” dedi. Binanın yapılışını yadırgayanlara ve bu çabanın beyhude olduğunu söyleyenlere; Akif merhumun “Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım / Elemim bir yüreğin kârı değil beraber paylaşalım” mısralarını duygulu bir şekilde okudu.
Bir gönül eri ve mücadele adamı olan Barcın`ın bu yıllardaki çalışmaları insanı hayrete düşürecek cinstendir. Her türlü zorluklarla mücadele etmiş, imkânsızlıklar içerisinde çalışmalarını sürdürmüş ve adeta tekeden süt çıkartmıştır: Sarıveliler’de şuan hastane olarak kullanılan İmam Hatip okulunun yapımında İstanbul’daki üç katlı evinin iki katını çocuklarına bırakıp bir katını okulun yapımına harcamıştır. Köy köy gezmiş, yardım toplamış sadece organizasyonla yetinmeyip, 83 yaşında olmasına rağmen bizzat binanın yapımında çalışmış ve inşaat tamamlanana kadar binayı terk etmemiştir. Nihayet inşaat tamamlanmış; ancak o zamanki atmosfer İmam Hatip`in açılmasına imkân tanımamıştır.
Barcın`ın İmam Hatip hayali, yıllar sonra gerçekleşmiş; 4+4+4 eğitim sisteminin hayata geçmesiyle İlçe Kaymakamı Eyüp Özdemir Beyefendinin öncülüğünde başlatılan hummalı çalışmalar, bir avuç insanın gayretleriyle meyveye durmuş, eski lise binasının tadilatının tamamlanmasıyla 2012 Eylül’ünde Mustafa Barcın İmam Hatip Ortaokulu açılmıştır. Hiçbir iyiliği zayi etmeyen Allah böyle bir hesap yapmıştır.
Barcın`ın 1994 yılında okulların açıldığı gün vefat etmesi Ahmet Kabaklı`nın dikkatinden kaçmamış, köşe yazısını şöyle bitirmişti: “Bugün 94 yaşında bir okul yaptırmış ama bir türlü açtıramamış, fakat okulların açıldığı bu gün ruhunu teslim etmiş bir çınarı rahmet-i rahmana uğurluyoruz.”
O`nun hayatı boyunca tek uğraşısı vardı: Bu topraklarda imanlı bir neslin neşv ü nema bulması. Allah gayretlerini kabul eylesin.